Düzenlilik, Mantık
ve Bilim
Bu bölümün “Kâinat
Modelleri” başlıklı kısmında,
temel unsurları mantık diliyle birbirinin “değili” (zıddı)
olan başlıca iki farklı ana evren modelinin tanımlanabileceği
belirtilmişti. Burada tamamlanan bu bölümde; iki ana evren
modelinin üçüncü önermelerini, bilimin verileri ile test etmiş
olduk. Bu test işlemine esas olan akıl yürütme şeklini temsil
eden mantıksal çıkarım kalıbına Prof. C. Yıldırım’ın;
“Mantık: Doğru Düşünme Yöntemi” adlı kitabında da yer
verilmiştir. C. Yıldırım, öncülleri, kitabımızın bu
bölümünde ele aldığımız veriler türünden olan sözkonusu
çıkarımı, “karmaşık ve üst düzeyli bir düşünme ve akıl
yürütme örneği” olarak niteler:
“Evrenimizin Tanrı tarafından desenlenip,
gerçekleştirildiğini kesin matematiksel yöntemlerle
ispatlayabiliriz: Cebinize birden ona kadar numaraladığınız on
tane madeni para koyduğunuzu ve elinizi cebinize sokup, bunları
iyice karıştırdığınızı düşünün. Şimdi paraları birer
birer cebinizden çıkarın ve üzerindeki rakamı okuyup, tekrar
cebinize koyun. Matematiksel olarak biliyoruz ki, ilk çekilişte 1
rakamı ile işaretli paranın çıkma ihtimali 1/10’dur; 1 ve 2
numaralı paraların art arda çıkma ihtimali 1/100; 1, 2, ve 3
rakamlı paraların bu sıra içinde çıkma ihtimali 1/1000 dir.
Birden ona kadar numalandırılmış olan tüm paraların aynı sıra
içinde çekilme ihtimali “on milyarda 1” gibi kabulü güç bir
değere düşer. Aynı şekilde, hayatın gezegenimiz üzerine ortaya
çıkması o kadar çok şartın bir araya gelmesine bağlıdır ki,
bunun şans veya rastlantı ile oluşabileceğini söylemeye hemen
hemen imkân yoktur. Dünya, ekseni etrafında 1.000 mil hızla
dönmektedir. Bu dönüş saatte 100 mil hızla olsaydı, gündüz ve
gecelerimiz şimdikinden 10 kat daha uzun olur, gündüzleri güneş
tüm bitkileri kavururken, geceleri de geriye kalan şeyler, soğuktan
donup kalırdı. Öte yandan, güneşin yüzeyindeki sıcaklığın
5.000˚C den daha yüksek olduğu göz önünde tutulursa, bu
“cehennemi ateş” küresinin dünyadan uzaklığının tamı
tamına bizi yeterince ısıtacak, fakat yakmayacak kadar olduğu
görülür. Yerküre, güneşten şimdiki ışınımın ancak
yarısını alsaydı bir anda donmaktan, iki katı kadarını alsaydı
bir anda kavrulmaktan kurtulamazdık. Dünyanın yörünge düzlemi
ile ekvator arasındaki 23 derecelik açı, mevsimleri mümkün
kılmaktadır. Eğer bu eğiklik olmasaydı, okyanuslardan yükselen
buharlar güney ve kuzeyde buz kıtaları meydana getirirdi. Gene, ay
dünyamıza şimdiki uzaklıkta değil de 50.000 mil uzaklıkta
bulunsaydı, okyanuslardaki gel-gitler öylesine büyük olurdu ki,
tüm kıtalar günde iki kere su altında kalır, erozyon dağları
bile silip, süpürürdü. Yerkürenin kabuğu, çok değil 3-4 metre
daha kalın olsaydı, atmosferde hiç oksijen kalmayacağından,
solunum faaliyetleri mümkün olmazdı. Okyanusların biraz daha
derin olması halinde de, havadaki karbondioksit ve oksijen bütünüyle
emilir ve tüm bitkiler yok olurdu. Bu ve buna benzer birçok örnek
gösretiyor ki, hayatın gezegenimiz üzerinde şans veya rastlantı
sonucu oluşmasına milyarda bir bile imkân yoktur.
Bu uzunca metin bir tek sonucu, Tanrı’nın var olduğu sonucunu
ispatlamaya çalışmaktadır. Argümanı kısaca şöyle dile
getirebiliriz:
Eğer Yüce bir Tanrı olmasaydı, evren böyle mükemmel bir
düzende olmayacaktı.
Oysa, evren mükemmel bir düzen içindedir.
.
O
halde, Yüce bir Tanrı vardır.” 21
C. Yıldırım, bu çıkarım kalıbını “mantıksal
yönden geçerli” olarak niteledikten sonra, sonucun da doğru
sayılabilmesi için öncüllerin doğru olması gerektiğini ekler.
Bu öncülleri oluşturan veri ve bulgular, bilimsel araştırmaların
tüm çevrelerde kabul gören güvenilir sonuçlarından
ibarettirler. Bu kitabın üçüncü ve dördüncü bölümlerinde bu
türden verilerin birçok başka örneğine de yer verilmiştir. Ve
her geçen yıl, yeni bilimsel araştırmalar sonunda bunlara
başkaları da eklenmektedir. Zaten yukarıdaki çıkarımın
öncüllerinin yanlış olduğunun söylenmesi, kâinatta bir
düzenlilik bulunmadığını, dolayısıyla bu düzenliliğin
ifadesi olan “bilim”in de mevcut veya mümkün olamayacağını
söylemek anlamına geleceğinden, asılsız ve geçersiz bir
iddiadan öte birşey olmayacaktır..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder